HOŞGELDİNİZ....
     ANA SAYFA
     ZİYARETÇİ DEFTERİ
     BELGESELLER
     TARİH BİLİMİNE GİRİŞ
     İ.Ö. TÜRK TARİHİ
     TARİHTE İLKLER
     İLKÇAG TARİHİ
     İSLAM TARİHİ
     ANADOLU(TÜRKİYE) TÜRK TARİHİ
     DİNLER TARİHİ
     TÜRK İSLAM DEVLETLERİ
     DESTANLAR TARİHİ
     MİTOLOJİLER
     TÜRK DEMOKRASİ TARİHİ
     OSMANLI TARİHİ
     TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİ
     MUSTAFA KEMAL
     SİYASET TARİHİ
     DARBELER VE DEVRİMTARİHİ
     DÜNYA DEVRİM TARİHİ
     SUİKASTLAR TARİHİ
     İCATLAR VE BULUŞLAR TARİHİ
     DÜNYA TARİHİ
     BALKANLAR'IN TARİHİ
     ORTADOGU TARİHİ
     AVRUPA TARİHİ
     ERMENİ TARİHİ VE SORUNU
     => Ermeniler
     => Ermeni soykırımı iddiaları
     => ERMENİ SORUNU 2
     => Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti
     => Ermeni azınlıklar
     => Türk-Ermeni Cephesi
     => Ermeni Soykırımı yapıldığını kabul eden ülkeler
     => Ermeni terörü
     => Tehcir Kanunu
     => ASALA
     => Hınçak komitesi
     => Zeytun İsyanı
     KÜRT TARİHİ
     İRAN TARİHİ
     KIBRIS TARİHİ
     GAZETELER VE DERGİLER
     TÜRKİYE TANITIMI
     LİNK BANKASI
     TARİHTEN RESİMLER
     TARİH TEST BANKASI




AYTEN ARSLAN - Ermeni soykırımı iddiaları



1923GİF-227Photo Sharing and Video Hosting at Photobucket1923GİF-226



SİTEME HOŞGELDİNİZ..(TARİH ÖGRETMENİ AYTEN ARSLAN)


Ermeni soykırımı iddiaları

 

Tehcir sırasında bir Ermeni kadın ve oğlu
 
Tehcir sırasında bir Ermeni kadın ve oğlu

Ermeni Soykırımı İddiaları (Ermenice: Հայոց Ցեղասպանություն) sırasında meydana gelen olaylar Birinci Dünya Savaşı'nın devam ettiği bir süreçte Osmanlı Devleti'nde iktidarda bulunan İttihat ve Terakki hükümetinin 1915 yılı ve devamında Türkiye'de yaşayan Ermeni'lerin karıştığı olayları kontrol edememesi ve önlem olarak da tehcir uygulaması olarak adlandırılır. bu olayların bir Ermeni Soykırımı olduğunu kanıtlar belge bulunmamaktadır. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra 18 Ocak 1919 tarihinde Britanya Yüksek Komiseri Amiral Calthrope Malta Adası'na götürülmüş ve bu olaylarda katliam yapmakla suçlanan 120 kişinin yargılandığı bir mahkeme yapılmıştır. 29 Temmuz 1921 İngiliz Kraliyet Başsavcısı yargılananların hepsine beraat kararı vermiştir. Ayrıca bu mahkemede ABD tarafından da ellerinde bu konunun soykırım oladuğunu gösterir hiç bir belge olmadığı bildirilmiştir(ABD o dönemde bölgede konuyla ilgili gözlemciler bulundurmaktadır).[1] Ermenistan tarafında ise halen bu olaylar sistematik bir yok etme harekâtı uygulandığı tezi olarak savunulmaktadır. Ermenistan girişimleriyle bu olaylar 3. ülkelerin parlamentolarınca soykırım olarak nitelendirilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti, yurt dışında bazi tarihçi ve devlet tarafından benimsenen bu iddiaları reddetmektedir.

Soykırım Kavramı [

Genocide (soykırım) kavramı Amerikalı hukukçu Rafael Lemkin tarafından ortaya atılmıştır. Lemkin, kavramı Yunanca "genos" (soy, kavim) ve Latince "cidus" (öldüren) kelimelerini bir araya getirerek oluşturmuştur. 1915 tehciri ve Irak'ta Hıristiyanlara yönelik katliamları inceleyen Lemkin 1933 yılında İspanya'da uluslararası bir konferansta bir kişiyi öldüreni yargılamak mümkünken, bir milyon insanı ölüme göndereni yargılamak niçin mümkün olmuyor sorusunu ortaya atarak uluslararası bir soykırım sözlemesi çabası içine girdi. Genocide sözcüğünü 1944 yılında ilk olarak kullanan Raphael Lemkin, BM Soykırımı önleme ve Cezalandırma Sözleşmesi'nin ilk savunucularındandı. Lemkin, Ermeni meselesini 20. yüzyıla ait tipik bir soykırım örneği olarak tanımlıyordu. [2] Buna karşılık Ermeni soykırımı iddiaları dünya gündemine 1965 yılından sonra girdi.

Ermeni Tehciri

Öncesi [

Doğu Anadolu üzerindeki Ermeni talepleri 1870'lerden beri Osmanlı Devleti için siyasi bir sorun olmuştu. Hınçak ve Taşnaksutyun gibi Ermeni militan örgütleri 1894'ten itibaren bazı tedhiş eylemlerine giriştiler. 1895'te Ermenilerin ayaklanma teşebbüsü sertlikle bastırıldı. 1909'daki Adana olaylarında çok sayıda sivil Ermeni öldürüldü.

Birinci Dünya Savaşı başlangıcında iktidardaki İttihat ve Terakki yönetimi, Doğu'daki Ermenilerin muhtemel bir Rus istilasından önce ayaklanarak Ruslara destek olacağı kaygısını taşıyordu. Bunun yanısıra iktidara yakın bazı fikir adamları, Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin parçalanması halinde Anadolu'da bir Türk ulusal devleti kurulmasını, bunun için de ülkenin gayrımüslim unsurlardan arındırılmasını savunmaktaydı. [3]

1915 Olayları

Kars'ta Ermeniler tarafından yakılmış fakat hayatta kalmış bir kadın.
 
Kars'ta Ermeniler tarafından yakılmış fakat hayatta kalmış bir kadın.[4]

1915 Şubat ayından itibaren Osmanlı ordusundaki Ermeniler silahsızlandırıldı. Birçok kentte Ermeni toplumunun ileri gelenleri tutuklandı; bir kısmı sorgusuz idam edildi. 24 Nisan 1915'te İstanbul'da Ermeni toplumunun önde gelen 2,345 ismi tutuklanarak Anadolu'ya sürüldü. Bunlar arasında siyasi militanların yanında milletvekilleri, tanınmış yazar ve şairler, sanatçılar, din adamları ve iş adamları da vardı. Sürülenlerin çoğu sürgünde öldü veya öldürüldü. 24 Nisan, günümüzde dünya Ermenileri tarafından Soykırım Günü olarak anılmaktadır.

24 Nisan hadisesi, İtilaf ordularının her an Çanakkale'ye çıkmasının beklendiği, çok kısa bir süre içinde İstanbul'un düşman eline geçeceğine ve Osmanlı Devleti'nin çökeceğine neredeyse kesin nazarıyla bakıldığı günlerde gerçekleşmiştir. Aynı günlerde Osmanlı sarayı ve hükümetini Eskişehir'e taşıma hazırlıkları yapılmıştır. İttihat ve Terakki hükümetinin Ermeni politikasını bu çerçevede değerlendirmek doğru olur.

27 Mayıs 1915'te çıkarılan bir Kanun-ı Muvakkat (geçici yasa) ile yerel mülki ve askeri yöneticilere, uygun görecekleri kişileri geçici olarak başka yere naklettirme yetkisi verildi. 10 Haziran'da çıkarılan bir kararname ile, nakledilen kişilerin mallarınına nasıl tasarruf edileceği açıklandı. Bunu izleyen aylarda Anadolu'nun Ermeni nüfusunun büyük bir kısmı kafileler şeklinde yola çıkarılarak Suriye Çölü'ndeki Deyrizor'da kurulan toplama kamplarına sevkedildi. Kafilelere katılanların önemli bir bölümü yolda öldü veya öldürüldü. Çöldeki bir kampın bu büyüklükte bir kalabalığı barındırması sözkonusu olmadığından, Deyrizor'a varanların bir bölümü de açlık veya hastalıktan öldü. 4 Ağustos'ta yayımlanan bir hükümet emriyle Katolik ve Protestan Ermenilerin sevki durduruldu ise de bu emrin bir etkisi olmadı.

Mardin ve Diyarbakır bölgesindeki Süryaniler ile Hakkâri'deki Nasturiler de tehcire tabi tutuldular.

Sayılar [

1914 Osmanlı nüfus sayımına göre imparatorluk topraklarında yaşayan Ermeni sayısı 1,295,000'dir. [5] (Bu nüfusun tamamına yakını bugünkü Türkiye sınırları içindedir.) [6] Ermeni Kilisesinin vergi kayıtlarına dayalı 1913 istatistiğine göre bu rakam 1,914,000 olmalıdır. [7] Batılı kaynaklarda genellikle 1,600,000 ile 1,800,000 arası sayılara rastlanır. [8]

Cumhuriyet döneminin ilk sayımı olan 1927 Nüfus Sayımında Türkiye'nin Ermeni nüfusu 100,000 civarında gösterilmiştir[9]. 1922 tarihli İngiliz kaynaklarina gore 817.873 Ermeni ülke toprakları dışına göç ettirildiği için o dönem Türkiye nüfusu içerisinde sayılmamıştır. [10]

Soykırım Tezleri [

Soykırım iddiasının temel taşı Ermenilerin Türk devleti tarafından sürüldüğü, öldürüldüğü, vb. değildir. Esas iddia, bu eylemlerin, Ermeni toplumunu kökten yoketmeye yönelik sistemli ve bilinçli bir devlet politikasının sonucu olmasıdır. Tarihte toplumlar arasında ve savaş dönemlerinde gerçekleşmiş sayısız katliam vardır. Ancak bir toplumun devlet kararıyla ve bilinçli olarak yokedilmesi, soykırım tezini savunanlara göre, tarihte çok ender rastlanan bir insanlık suçudur.

Bu nedenle, 1915 olaylarının ardındaki hükümet politikasını kanıtlayacak belgelerin ortaya çıkarılması, soykırım tartışmalarının ana eksenini oluşturmuştur. Dönemin açıklanmış olan resmi arşivlerinde, soykırım tezini kanıtlayacak belgeleri bulmak çok zordur. Soykırım tezini savunanlar buna karşılık,

  • Soykırımın resmi Osmanlı makamları tarafından değil, İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne bağlı gizli bir örgüt olan Teşkilat-ı Mahsusa eliyle yürütüldüğünü; [11]
  • Teşkilat-ı Mahsusa ve İttihat ve Terakki arşivlerinin Ekim-Kasım 1918'de, yani Osmanlı Devletinin savaşta yenildiği ve Talat Paşa hükümetinin düştüğü günlerde, yakılarak imha edildiğini; [12]
  • Resmi arşivlerde bulunabilecek olan bazı belgelerin de çoktan ayıklanıp yokedildiğini ileri sürerler.

Literatür [

Ermeni soykırımı tezlerine dayanak oluşturan önemli birincil kaynaklar, ABD Büyükelçisi Henry Morgenthau'nun Büyükelçi Morgenthau'nun Öyküsü (1919), Alman din adamı Johannes Lepsius'un Bericht über die Lage des armenischen Volkes in der Türkei (Ermeni Halkının Türkiyedeki Durumunu Anlatan Rapor - 1916) adlı eserleri ile, İngiliz Hükümeti'nin tarihçi James Bryce ve Arnold Toynbee'ye hazırlattığı bir belge derlemesi olan Mavi Kitap'tır.

Avusturya'lı romancı Franz Werfel'in, Samandağı Ermenilerinin direnişini anlatan Musa Dağ'da Kırk Gün (1936) adlı romanı dünya edebiyat klasikleri arasına girmiştir.

Yakın yıllarda Ermeni soykırım iddiaları hakkındaki eserlerden biri de Ermeni asıllı Amerikalı tarihçi Vahakn Dadrian'ın The History of the Armenian Genocide (1995) adlı eseridir. Romancı Dursun Akçam'ın oğlu olan Taner Akçam, Türkçe, İngilizce ve Almanca olarak, soykırım tezini destekleyen bir dizi araştırma yayımlamıştır.

Türk Tezleri [

Soykırım iddiaları karşısında Türkiye Cumhuriyeti resmî politikasında, Ermenilerce öldürülen birçok Türk'un yanısıra, tehcir sırasında ve sonrasında birçok Ermeninin öldüğünü kabul etmekle birlikte, bu ölümlerin sebebinin sistemli bir soykırım değil, savaş koşulları, hastalıklar ve Ermeniler'in zorunlu göçünü kolaylaştıracak imkânların bulunmaması olduğunu öne sürmektedir. [13]

Türk tarafının tezine göre bu yerdeğiştirme (tehcir), bir soykırım ya da katliam değil, düşmanla işbirliği yapan ve ülkenin birliğine zarar veren bir topluluğun zararlı faaliyetlerinin engellenmesi amacıyla ve iç güvenlik nedeniyle başka topraklarda yerleşime zorlanması yönünde alınmış bir önlemdir. [14]

Osmanlı arşivlerinde (Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık arşivi) göçe tabi tutulan Ermeniler için yolculuk sırasında rahatlarının sağlanması, can ve mallarının korunması için buyruklar olduğu görülmektedir. [15]

Osmanlı Bakanlar Kurulu'nun 30 Mayıs 1915 tarihli kararıyla, Ermenilerin canlarının ve mallarının korunmasını, göçmen ödeneğinden geçimlerini sağlayabilmeleri için yardımın yapılmasını, ihtiyaçlarına göre mal ve toprak dağıtılmasını, hükümet tarafından evler yapılmasını, alet ve teçhizat temin edilmesini, yiyecek ve diğer ihtiyaçlarının sağlanmasını, sağlık durumlarının hergün doktorlar tarafından kontrol edilmesini, hasta, kadın ve çocukların trenle gönderilmesini ve alınması gereken daha pekçok önlemi bildiren emirler yayınlamıştır. [16]

Ayrıca, tehcir sırasında Ermenilere karşı herhangi bir saldırıda bulunanların tevkif edilerek, Divan-ı Harp Mahkemesine sevk edilmesi ve en ağır şekilde cezalandırılmaları da karara bağlanmıştır.[17]

Tehcire tabi tutulan Ermeniler'in sayıları Halep'ten gelenlerle birlikte 438.758 kişiydi. Açlık, tifo ve dizanteri gibi hastalıklar, iklim koşulları, Arap aşiretleri ve eşkıyaların saldırıları sonucu ancak 382.148 kişi iskan sahasına varabilmiştir. [18] Yani toplam Ermeni kaybı 56.610'dur.

Bunların yanında Türk tezine göre Ermeniler 1. Dünya Savaşı sırasında büyük bir isyan başlatmış ve bir çok yerde katliamlar yapmışlardır. Buna dair Ermeniler'e(Bir Ermeni'nin Fransız Horizon Gazetesi'nde yayınlanan mektubu) ve Ruslar'a(Rusya'nın Paris Büyükelçisi Sazanov'a ait bir yazı) ait önemli vesikalar mevcuttur. [19]

Türk kaynaklarına göre 1906-1922 yılları arasında Anadolu’da ve Kafkaslar’da, 517.955 Türk, Ermeniler tarafından katledilmiştir. [20]

Türk görüşlerine yakın tezleri (Batı dünyasında) Bernard Lewis, Gilles Veinstein, Erich Feigl, Donald Quataert, Guenter Lewy, Cem Özgönül, Justin McCarthy, Udo Witzens ve başkaları savunmaktadır.

Günümüzdeki Durum [

Günümüzde İsviçre'de Ermeni soykırımının reddedilmesi suçtur. Benzer bir yasa taslağı da Fransız meclisinden geçmiş, yasalaşmak için senatoda onay beklemektedir. Bunun dışında 20 kadar ülke, parlamentolarında, Ermeniler'in soykırıma uğradığı iddialarını tanıyan yasaları kabul etmişlerdir. Amerika federal anlamda böyle bir yasayı kabul etmemesine rağmen yasa, eyaletler bazında 50 eyaletten 36 sında kabul görmüştür. Kimi ülkelerde ise (İsrail, İngiltere) soykırım kelimesi yerine "katliam " kelimesi yeğlenmiştir.

Ermeni Soykırımı iddiası son yıllarda bazı devletlerin parlamentoları tarafından "resmen" tanınmıştır. Bu ülkeler arasında ABD, Arjantin, Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, Güney Kıbrıs Rum Kesimi,İsveç, İsviçre, İtalya, Kanada, Lübnan, Rusya Federasyonu, Slovakya, Uruguay, Yunanistan, Polonya, Venezuela ve Şili bulunur. [21]


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol