HOŞGELDİNİZ....
     ANA SAYFA
     ZİYARETÇİ DEFTERİ
     BELGESELLER
     TARİH BİLİMİNE GİRİŞ
     İ.Ö. TÜRK TARİHİ
     TARİHTE İLKLER
     İLKÇAG TARİHİ
     İSLAM TARİHİ
     ANADOLU(TÜRKİYE) TÜRK TARİHİ
     DİNLER TARİHİ
     TÜRK İSLAM DEVLETLERİ
     DESTANLAR TARİHİ
     MİTOLOJİLER
     TÜRK DEMOKRASİ TARİHİ
     OSMANLI TARİHİ
     TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİ
     MUSTAFA KEMAL
     SİYASET TARİHİ
     DARBELER VE DEVRİMTARİHİ
     DÜNYA DEVRİM TARİHİ
     SUİKASTLAR TARİHİ
     İCATLAR VE BULUŞLAR TARİHİ
     DÜNYA TARİHİ
     BALKANLAR'IN TARİHİ
     ORTADOGU TARİHİ
     AVRUPA TARİHİ
     ERMENİ TARİHİ VE SORUNU
     => Ermeniler
     => Ermeni soykırımı iddiaları
     => ERMENİ SORUNU 2
     => Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti
     => Ermeni azınlıklar
     => Türk-Ermeni Cephesi
     => Ermeni Soykırımı yapıldığını kabul eden ülkeler
     => Ermeni terörü
     => Tehcir Kanunu
     => ASALA
     => Hınçak komitesi
     => Zeytun İsyanı
     KÜRT TARİHİ
     İRAN TARİHİ
     KIBRIS TARİHİ
     GAZETELER VE DERGİLER
     TÜRKİYE TANITIMI
     LİNK BANKASI
     TARİHTEN RESİMLER
     TARİH TEST BANKASI




AYTEN ARSLAN - Ermeni terörü


1923GİF-227Photo Sharing and Video Hosting at Photobucket1923GİF-226



SİTEME HOŞGELDİNİZ..(TARİH ÖGRETMENİ AYTEN ARSLAN)

Ermeni terörü

 

Osmanlı Dönemi [

Modern anlamda dünyadaki ilk terör eylemlerinden birinin Osmanlı dönemindeki Ermeni saldırıları olduğu söylenebilir. Banka basmadan, bombalı suikaste kadar Ermeni teröristler modern terörün hemen tüm unsurlarını kullanmışlardır.

Osmanlı İmparatorluğu yıllarında başlayan Ermeni terörü modern anlamda terörün ilk örneklerinden birini oluşturur. Osmanlı toprakları üzerinde bağımsız bir Ermenistan hayaliyle kendisini meşrulaştırmaya çalışan Ermeni terörü, ayaklanmaların başarısızlığa uğramasıyla birlikte kendisini “intikam ve adalet hareketi” olarak tanımlamaya başlamıştır. Bugüne kadar olan terör olayları incelendiğinde Ermeni terörünün ilk özelliğinin dış kaynaklı oluşu olduğu gözlenir. Nitekim gerek Taşnaklar, gerekse Hınçaklar hedeflerini Osmanlı toprakları üzerinde gerçekleştirmek istemelerine karşın biri Cenevre’de, diğeri ise Tiflis’te kurulmuştur. Diğer bir deyişle hareket içerisinde başı çeken Ermeniler Osmanlı vatandaşı olmadıkları gibi faaliyetlerine Osmanlı topraklarında başlamış da değildirler. Bu da Ermeni Osmanlı vatandaşlarının mevcut yönetime karşı bağımsızlık talep edecek bir noktaya gelmediklerini, hallerinden memnun olduklarını gösterir. Bu nedenledir ki ilk Ermeni terör örgütleri saldırı hedefi olarak Ermeniler'i seçmiştir ve çok sayıda Ermeni bu teröre kurban gitmiştir. Ancak bu öldürmelerin bir çoğu da Batı basınına “Türkler'in Ermeniler'e zulmü” olarak yansıtılmıştır. Yaratılan terör ortamında etki sahasını genişleten Ermeni terör grupları daha sonra diğer etnik gruplara saldırarak etnik gerginliğine ve akabinde de Ermeni-Türk ya da Ermeni-diğer etnik gruplar çatışmalarına yol açmışlardır.

İlk dönem Ermeni terörü incelendiğinde en önemli özelliğin dışa bağımlılık olduğu söylenebilir. Mevcut güçleriyle hedeflerine ulaşamayacaklarını anlayan terör örgütleri büyük güçleri “oyun”a dahil edebilmek amacıyla büyük bir gayret sarf etmişler, bunda başarılı da olmuşlardır. Aslında bu ilişki iki yönlüdür: Batılı ülkelerin çıkarları ve Ermeni radikallerin hedefleri birbirinden ayrıdır, fakat hedefe ulaşabilmek için geçici de olsa bir ittifak gerekli görülmüştür.

1915 olaylarından sonra ise terör olaylarının görünümü oldukça değişmiştir. Artık Osmanlı topraklarında bağımsız bir Ermenistan olamayacağını anlayan terör örgütleri bu kez de “intikam” yeminleri etmeye başlamışlar, ayaklanmaları unutturarak Ermeni saldırganlığını Ermenilere yapılan bir zulüm olarak göstermeye başlamışlardır. Nemesis olarak adlandırdıkları bu “intikam” harekatının sonunda çok sayıda eski Osmanlı yöneticisi hayatını kaybetmiştir. Bu saldırılar yeni Cumhuriyet'e ve hatta Mustafa Kemal Atatürk’e de yönelmiş, ancak başarılı olamamıştır.

 

 

1960'lar [

1960’lı yıllara “uyur” görünümde olsa da bu yılların Ermeni terörünü yeni bir şekil altında canlandırdığı, terör için gerekli ortamı hazırladığı söylenebilir. Bu dönemde özellikle Batılı ülkelere göç eden Ermeniler varlıklarını Türk düşmanlığına dayandırmışlardır. Diğer bir deyişle Ermeni olmanın ilk şartı olarak Türkler'e düşman olmayı görmüşlerdir. Bu anlayışa göre Türkler Ermeniler'i yok etmek istemektedirler. Bunun bir sonucu olarak ikinci ve üçüncü kuşaklar Türkler'e karşı büyük bir nefretle yetişmişlerdir. Bunun dışında Sovyet Ermenistanı'nda Stalin ve sonrasında diğer Sovyet yöneticileri ne zaman Erivan ile bir problemleri olsa Ermeniler'e Türkler'e karşı olan düşmanlıklarını hatırlatmışlardır. Tüm bu gelişmeler 1970’lerde yeniden patlak verecek olan Ermeni terörü için uygun ortamı sağlamıştır.

1970'ler [

1970’li yıllarda Ermeni terörü incelendiğinde en büyük özelliğinin dışa bağımlılık olduğu rahatça görülebilir. Bunun ilk nedeni zayıflık ve diğer ülkelerin desteğine muhtaç durumda olmak, ikinci nedeni de uluslararası alanda cereyan eden güç politikaları ve rekabettir. Türk diplomatlarına dönük Ermeni terörünün Türk-Yunan ve Türkiye-Suriye ilişkilerindeki krizlere paralel olarak hız kazanması bu savın kanıtlarındandır. Yine Soğuk Savaş ortamının bir sonucu olarak SSCB’nin sol Ermeni fraksiyonlarına verdiği destek de bu bağlamda değerlendirilmelidir.

Sonuç olarak Ermeni kilisesi, radikal gruplar ve örgütler eliyle kimliklerini Türk karşıtlığı üzerinde şekillendiren Ermeni gençleri belki de hiç görmedikleri bir ülkeye ve insanlarına karşı nefretle doldular ve uluslararası ortamdaki yönlendirmelerin de etkisiyle teröre yöneldiler.

Çok sayıda Türk diplomatı ve yabancı uyruklu kişinin ölümüyle sonuçlanan terör olaylarında dış bağlantıyı doğrulayan bir diğer kanıt da özellikle Asala’nın hemen hemen her kıtada eylem yapabilme gücüne ulaşabilmesi ve bu eylemlerinden sonra neredeyse hiçbir iz bırakmadan kaçabilmesidir. Böylesine bir yeteneğe ulusal istihbarat örgütlerinin desteği olmaksızın ulaşılamayacağı aşikardır. Diğer taraftan Asala ile başlayan terör olayları rakip Ermeni gruplarını da cesaretlendirmiş ve bu örgütler arasındaki rekabet sonucunda saldırıların sayısı artmıştır. Saldırılar ne yazık ki Batılı ülkelerce yeterince ciddiye alınmamıştır. Bu durum saldırıların batılı hedeflere yönelmesine kadar devam etmiştir. Saldırılar Batı Avrupa ülkelerini de vurmaya başlayınca Asala terörüne karşı önlemlerde ciddi bir artış gözlenmiş ve Ermeni teröründeki düşüş de bu döneme rastlamıştır. Terörün önlenmesinde 1980'li yıllarda Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kurumlarının büyük bir uyum içinde göstermiş olduğu gayretlerin asıl etken olduğu da belirtilmelidir.

Türkiye terörle mücadelede aktif bir çaba göstermiş olmasına karşın Ermeni terörünün kökleri olarak belirttiğimiz alanlarda arzulanan noktaya gelememiştir. Özellikle bilimsel çalışmalar ve çalışmaların diğer ülkelerde imaj yapımında değerlendirilmesindeki sıkıntılar nedeniyle Türkiye, Ermeniler'ce suçlanmaya ve yeni nesiller Türk düşmanlığı ile beslenmeye devam etmiş, buna karşın Batılı ülkelerden istenen destek sağlanamamıştır.

Günümüzdeki Durum [

Günümüzde Ermeni terörünün sona erdiği hissi uyanmıştır. Oysa ki 1990’ların başında dahi Ermeni militanlar Türk diplomatlara saldırmışlardır. Ayrıca 1980’lerin aktif örgütlerinde rol alan militanlar halen hayattadır ve her an saldırıları canlandırabilecek durumdadırlar. 11 Eylül olayları yeniden canlanabilecek bir Ermeni terörünün ne kadar yıkıcı olabileceğini göstermiştir. Buna karşın 11 Eylül, terörle tek başına bir ülkenin mücadele edebilmesinin güçlüğünü de ortaya koymuştur.

 


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol